Tunç Hukuk Bürosu

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku

Çalışanlar ile işverenler arasındaki hukuki ilişkilerin düzenlendiği 4857 Sayılı İş Kanunu, 854 Sayılı Deniz Is Kanunu, 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, çerçevesindeki her türlü hukuki uyuşmazlığın çözümü bu kapsamdadır. Bu kapsamda açılabilecek davalar işçilik alacaklarından kaynaklanan davalar, ise iade davaları, is kazalarından kaynaklanan davalar, meslek hastalığından kaynaklanan davalar, sigortalılığın tespiti davaları ile sendikal haklardan kaynaklanan davalar şeklinde gruplandırmak mümkündür.

İşçilik Alacakları

• İş Akdinin işveren veya işçi tarafından haklı nedenle feshi sebebiyle doğacak Kıdem tazminatı ve İhbar Tazminatı alacağından kaynaklanan davalar,
• Fazla Çalışma Ücreti alacağından kaynaklanan davalar,
• Hafta Tatili Çalışmasından kaynaklanan davalar
• Genel Tatil çalışması olarak tanımlanan Resmi ve Dini bayramlardaki çalışmalar karşılığı ödenmeyen ücret alacaklarından kaynaklanan davalar
Yıllık izin ücreti alacaklarından kaynaklanan davalar ile her türlü işçilik alacaklarından kaynaklanan davalar.

İşe İade Davaları

4857 Sayılı İş Kanunun 18. Maddesinde otuz veya daha fazla isçi çalıştıran işyerlerin de en az altı aylık kıdemi olan isçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir sebebe dayanması gerektiği düzenlenmiştir. İş akdinin feshi geçerli bir sebebe dayanmayan isçi 4857 Sayılı İş Kanununun 20. Ve 21. Maddeleri uyarınca ise iade davası açabilecektir.

İşe iade davası açma süresi ve dava usulü 4857 Sayılı İş Kanununun 20. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “İş sözleşmesi feshedilen isçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde is mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık ayni sürede özel hakeme götürülür.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi , feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.”
Yine ise iade davası sonucunda isçinin talep edebileceği hususlar 4857 Sayılı İş Kanununun 21. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde ise başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde ise başlatmaz ise, isçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, isçinin ise başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.
Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için isçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

İşçi ise başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret pesin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.

İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde ise başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.”

İş Kazalarından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun Tanımlar başlıklı 3. Maddesinin (g) bendinde; iş kazası iş yerin de veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay seklinde tanımlanmıştır. Ancak 5510 sayılı yasanın 13. maddesinde iş kazasına daha geniş bir tanım getirilmiştir. Buna göre iş kazası;

a) Sigortalının iş yerin de bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır. Şeklinde tanımlanmıştır.

İşte yukarıda belirttiğimiz yasal mevzuatlar çerçevesinde meydana gelen is kazası sonucu ölen isçinin yakınları ölenin desteğinden yoksun kaldıkları için işverene karşı maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açabileceklerdir. Yine is kazasında yaralanın isçi beden gücü kaybına (maluliyet) maruz kaldığı takdirde işverene karşı maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açabilecektir.


Adres

Doğu Mahallesi Çakır Sokak No:12 Alibey Villaları
Pendik/İstanbul

İletişim

Email: info@tunchukuk.com
Telefon: +90 (216) 491 90 35
Fax: +90 (216) 491 90 36

© 2023 Tunç Hukuk her hakkı saklıdır. ‌